06 22 99 67 08
Sepetim (0) Toplam: 0,00
Ailede Saklı Cennet Düğün, evlilik ve mutlu yuva MEHMET ILDIRAR

Ailede Saklı Cennet Düğün, evlilik ve mutlu yuva

Liste Fiyatı : 5,90
Temin süresi 6-9 iş günü.
9786054491780
381396
Ailede Saklı Cennet Düğün, evlilik ve mutlu yuva
Ailede Saklı Cennet Düğün, evlilik ve mutlu yuva
5.90

AİLEDE SAKLI
CENNET
Düğün, evlilik ve mutlu yuva

MEHMET ILDIRAR

Her mümin, kulluğun gereklerini ve yapacağı işlerin hukukunu bilmekle yükümlüdür. Dolayısıyla yuva kuracak olanların evlilik hukukunu, dükkân açacak kişilerin alışveriş hukukunu, memur ve memur adaylarının da memuriyetle ilgili hak ve hukukları bilmeleri zorunludur.

Evlilik hukuku konusunda ise her bireyin geniş bir bilgi birikimine sahip olması gerekmektedir. Semerkand Yayınlarından bu konuları ele alan, muhabbetle okuyacağınız yeni bir kitap (Ailede Saklı Cennet) çıktı. Mehmet Ildırar 'ın kaleme aldığı bu kitap beş bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölümde; Evlilik ve Önemi, Evliliğe Teşvik, Evliliğin Sebep ve Faydaları, Evliliğin Afetleri gibi konular anlatılırken ikinci bölümde; Eşlerin Birbirine Karşı Görevlerine ve Erkeğe Düşen Vazifelere değinilmiş. Üçüncü Bölümde; Anne Babanın Çocuklarına Karşı Sorumlulukları ele alınırken, dördüncü bölümde Nikâh ve Hakikati anlatılmaktadır. Beşinci Bölümde ise Bayanların Özel Halleri gibi konular ele alınmaktadır. Kitap 168 sayfa olup karton kapak baskılıdır.

Kitabın içerisinde geçen bazı konulara değinmekte fayda var; "Evliliğe para biriktirip çeyiz yapmakla hazırlık yapılmaz. Evlenecek kimsenin yapması gereken ilk iş kalbi manevi hastalıklardan temizlemek olmalıdır. Nefsi ıslah edip kalbi temizlemedikçe, karı koca birbirine fayda vermez. Cennette birlikte olmak için kadın ve erkek her ikisinin de kalbî temizliğe, ibadet ve itaate dikkat etmesi gerekir". Kitapta hepimizin ibret alması gereken şöyle bir kıssa anlatılır:

"Orta Asya'da Merv şehrinde eşraf ve ileri gelenleri kadı'nın kızını istediklerinde kadı, istişare edecek kişilerle görüşür. 'Komşunun hakkı vardır, hristiyan da olsa onunla da bir istişare edeyim' diyerek onun da kapısını çalar ve ' Eşraftan herkes benim kızımı ister. Ey komşum! Allah için söyle, kızımı kime vereyim? 'deyince, komşusu:

Ey kadı, bu işte bizim ve sizden öncekilerin bir sünneti olduğu gibi zamanımızın insanlarının da âdetleri vardır. Şimdi sen serbestsin, hangisini dilersen onu seç, dedi.Kadı Hristiyana; Üç yol söyledin, bunları açıkla bakalım, dedi.

Hristiyan; bizden öncekilerin yolu kızı, asilzade, soylu silahşorlara vermekti. Derebeyleri, asilzadedir, soyludur. Aileler kızlarını böyle kişilere verirlerdi. Sizden öncekilerin âdeti ise kızı takva sahiplerine vermekti. Zamanımız insanı ise adalete, güce kuvvete itibar eder oldu. Bu nedenle zamanımızda kız, malı çok olana verilir, dedi.

Kadı, pekâlâ, ben de bizden öncekilerin sünneti ile amel eder, kızımı takva sahibi birine veririm" dedi ve Merv şehrinde insanları inceledi. Allah'tan (c.c.) en çok korkan, Rabb'inin, resûlu'nun yolundan giden insanları aradı. Bula bula kendi kölesini buldu. Çünkü çevresinde ve beldesinde ondan daha takvalı, ondan daha abid biri yoktu. Kölenin ismi Mübarek idi. Kadı köle ile kızının nikâhını kıydı. Ancak köle, kırk gün kadı'nın kızının yanına varmadı. Kız da anasına, anası da kocasına durumu bildirdi. Mesele kadı'nın kulağına geldi. Gelirken de şekil değiştirdi. Kızın anası kocasını tahrik ederek, sen memleketin koskoca kadısısın, kızını kölene verdin ama köle kıza 'merhaba' bile dememiş, tenezzül etmemiş, yapacağın iş bu muydu? dedi.

Kadı celallendi, Mübarek'i yanına çağırdı ve bu durumu kendisine sordu. Köle de tasdik etti ve neden böyle olduğunu beyan etti;

"Siz dedi, kadısınız, hükmünüzde eğrilik olabilir, kazancınıza haram karışabilir. Adaleti gözetemezsen, zulüm yaparsan, nimetlere şükredemezsen senin sofran haram olur. Ben âlimden duydum, 'haram lokma kırk günde çıkar' diye. Senin kızdan haramlar çıksın, zürriyetimden veli kullar gelsin diye ona dokunmadım. Kırk birinci günü güzel bir damat olurum" der ve kırk birinci gün kız ile beraber olur. Bu evlilikten evliyanın büyüklerinden, meşhur hadis âlimi Abdullah b.Mübarek dünyaya gelir".

Sözlerime Peygamber Efendimiz (a.s.) ' in erkeğin hanımı üzerindeki hakkının önemine değinenbir hadis-i şerifi ile son veriyorum, "Eğer bir ferdin başkasına secde etmesini emretseydim kocanın karısının üzerindeki hakkının büyüklüğünden dolayı , kadının kocasına secde etmesini emrederdim ."

  • Açıklama
    • AİLEDE SAKLI
      CENNET
      Düğün, evlilik ve mutlu yuva

      MEHMET ILDIRAR

      Her mümin, kulluğun gereklerini ve yapacağı işlerin hukukunu bilmekle yükümlüdür. Dolayısıyla yuva kuracak olanların evlilik hukukunu, dükkân açacak kişilerin alışveriş hukukunu, memur ve memur adaylarının da memuriyetle ilgili hak ve hukukları bilmeleri zorunludur.

      Evlilik hukuku konusunda ise her bireyin geniş bir bilgi birikimine sahip olması gerekmektedir. Semerkand Yayınlarından bu konuları ele alan, muhabbetle okuyacağınız yeni bir kitap (Ailede Saklı Cennet) çıktı. Mehmet Ildırar 'ın kaleme aldığı bu kitap beş bölümden oluşmaktadır.

      Birinci bölümde; Evlilik ve Önemi, Evliliğe Teşvik, Evliliğin Sebep ve Faydaları, Evliliğin Afetleri gibi konular anlatılırken ikinci bölümde; Eşlerin Birbirine Karşı Görevlerine ve Erkeğe Düşen Vazifelere değinilmiş. Üçüncü Bölümde; Anne Babanın Çocuklarına Karşı Sorumlulukları ele alınırken, dördüncü bölümde Nikâh ve Hakikati anlatılmaktadır. Beşinci Bölümde ise Bayanların Özel Halleri gibi konular ele alınmaktadır. Kitap 168 sayfa olup karton kapak baskılıdır.

      Kitabın içerisinde geçen bazı konulara değinmekte fayda var; "Evliliğe para biriktirip çeyiz yapmakla hazırlık yapılmaz. Evlenecek kimsenin yapması gereken ilk iş kalbi manevi hastalıklardan temizlemek olmalıdır. Nefsi ıslah edip kalbi temizlemedikçe, karı koca birbirine fayda vermez. Cennette birlikte olmak için kadın ve erkek her ikisinin de kalbî temizliğe, ibadet ve itaate dikkat etmesi gerekir". Kitapta hepimizin ibret alması gereken şöyle bir kıssa anlatılır:

      "Orta Asya'da Merv şehrinde eşraf ve ileri gelenleri kadı'nın kızını istediklerinde kadı, istişare edecek kişilerle görüşür. 'Komşunun hakkı vardır, hristiyan da olsa onunla da bir istişare edeyim' diyerek onun da kapısını çalar ve ' Eşraftan herkes benim kızımı ister. Ey komşum! Allah için söyle, kızımı kime vereyim? 'deyince, komşusu:

      Ey kadı, bu işte bizim ve sizden öncekilerin bir sünneti olduğu gibi zamanımızın insanlarının da âdetleri vardır. Şimdi sen serbestsin, hangisini dilersen onu seç, dedi.Kadı Hristiyana; Üç yol söyledin, bunları açıkla bakalım, dedi.

      Hristiyan; bizden öncekilerin yolu kızı, asilzade, soylu silahşorlara vermekti. Derebeyleri, asilzadedir, soyludur. Aileler kızlarını böyle kişilere verirlerdi. Sizden öncekilerin âdeti ise kızı takva sahiplerine vermekti. Zamanımız insanı ise adalete, güce kuvvete itibar eder oldu. Bu nedenle zamanımızda kız, malı çok olana verilir, dedi.

      Kadı, pekâlâ, ben de bizden öncekilerin sünneti ile amel eder, kızımı takva sahibi birine veririm" dedi ve Merv şehrinde insanları inceledi. Allah'tan (c.c.) en çok korkan, Rabb'inin, resûlu'nun yolundan giden insanları aradı. Bula bula kendi kölesini buldu. Çünkü çevresinde ve beldesinde ondan daha takvalı, ondan daha abid biri yoktu. Kölenin ismi Mübarek idi. Kadı köle ile kızının nikâhını kıydı. Ancak köle, kırk gün kadı'nın kızının yanına varmadı. Kız da anasına, anası da kocasına durumu bildirdi. Mesele kadı'nın kulağına geldi. Gelirken de şekil değiştirdi. Kızın anası kocasını tahrik ederek, sen memleketin koskoca kadısısın, kızını kölene verdin ama köle kıza 'merhaba' bile dememiş, tenezzül etmemiş, yapacağın iş bu muydu? dedi.

      Kadı celallendi, Mübarek'i yanına çağırdı ve bu durumu kendisine sordu. Köle de tasdik etti ve neden böyle olduğunu beyan etti;

      "Siz dedi, kadısınız, hükmünüzde eğrilik olabilir, kazancınıza haram karışabilir. Adaleti gözetemezsen, zulüm yaparsan, nimetlere şükredemezsen senin sofran haram olur. Ben âlimden duydum, 'haram lokma kırk günde çıkar' diye. Senin kızdan haramlar çıksın, zürriyetimden veli kullar gelsin diye ona dokunmadım. Kırk birinci günü güzel bir damat olurum" der ve kırk birinci gün kız ile beraber olur. Bu evlilikten evliyanın büyüklerinden, meşhur hadis âlimi Abdullah b.Mübarek dünyaya gelir".

      Sözlerime Peygamber Efendimiz (a.s.) ' in erkeğin hanımı üzerindeki hakkının önemine değinenbir hadis-i şerifi ile son veriyorum, "Eğer bir ferdin başkasına secde etmesini emretseydim kocanın karısının üzerindeki hakkının büyüklüğünden dolayı , kadının kocasına secde etmesini emrederdim ."

      Stok Kodu
      :
      9786054491780
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat
" />