
Sabahın alacakaranlığında, vicdanların körleştiği; insanlığın, insana dair ne varsa silip attığı bir çağda yaşıyoruz artık. Her birimiz kendi kabuğumuza çekilmiş, dışarıda kopan fırtınaya kulaklarımızı tıkamış, gözlerimizi kapatmış bir halde "ben" demenin sarhoşluğunda yüzüyoruz.
Oysa bizler, "oku" emriyle başlayan bir kitabın muhatabı değil miyiz? İnsanın insana emanet edildiği hakikatini unuttuk mu? Vicdanlarımızın dehlizlerinde yankılanan çığlıkları duymazdan mı geliyoruz? Kur'ani ve Muhammedi hakikatlerin ışığında yürümesi gereken bu ümmet, nasıl oldu da bu denli yolunu şaşırdı?
Diriliş, tam da bu soruların peşine düşen bir yolculuğun hikayesi... Mustafa Öğretmen’in şahsında, ideal ile gerçek arasında sıkışıp kalmış bir neslin; vicdanı ile toplumsal baskılar arasında gel-gitler yaşayan bir öğretmenin; kız çocuklarının okuması için verdiği mücadelenin romanı...
Bu roman; sadece bir öğretmenin hikayesi değil, bir toplumun vicdanına tutulan ayna... Geleneksel kalıpların içinde boğulan dinî anlayışımızın sorgulanması... İnsanı "emanet" olarak gören bir peygamberin ümmetinin, nasıl olup da bu emanete ihanet noktasına geldiğinin muhasebesini yapıyor.
Her satırında vicdanınızı sorgulatan, her sayfasında bizi kendimizle yüzleştiren bu eser; dinidar rivayetlerden değil, doğrudan Kur'an'dan beslenen bir yaşam görüşünün manifestosu... Bu kitap, bir uyanış çağrısı... Vicdanların dirilişine, zihinlerin özgürleşmesine, kalplerin saflaşmasına vesile olması temennisiyle...
Sabahın alacakaranlığında, vicdanların körleştiği; insanlığın, insana dair ne varsa silip attığı bir çağda yaşıyoruz artık. Her birimiz kendi kabuğumuza çekilmiş, dışarıda kopan fırtınaya kulaklarımızı tıkamış, gözlerimizi kapatmış bir halde "ben" demenin sarhoşluğunda yüzüyoruz.
Oysa bizler, "oku" emriyle başlayan bir kitabın muhatabı değil miyiz? İnsanın insana emanet edildiği hakikatini unuttuk mu? Vicdanlarımızın dehlizlerinde yankılanan çığlıkları duymazdan mı geliyoruz? Kur'ani ve Muhammedi hakikatlerin ışığında yürümesi gereken bu ümmet, nasıl oldu da bu denli yolunu şaşırdı?
Diriliş, tam da bu soruların peşine düşen bir yolculuğun hikayesi... Mustafa Öğretmen’in şahsında, ideal ile gerçek arasında sıkışıp kalmış bir neslin; vicdanı ile toplumsal baskılar arasında gel-gitler yaşayan bir öğretmenin; kız çocuklarının okuması için verdiği mücadelenin romanı...
Bu roman; sadece bir öğretmenin hikayesi değil, bir toplumun vicdanına tutulan ayna... Geleneksel kalıpların içinde boğulan dinî anlayışımızın sorgulanması... İnsanı "emanet" olarak gören bir peygamberin ümmetinin, nasıl olup da bu emanete ihanet noktasına geldiğinin muhasebesini yapıyor.
Her satırında vicdanınızı sorgulatan, her sayfasında bizi kendimizle yüzleştiren bu eser; dinidar rivayetlerden değil, doğrudan Kur'an'dan beslenen bir yaşam görüşünün manifestosu... Bu kitap, bir uyanış çağrısı... Vicdanların dirilişine, zihinlerin özgürleşmesine, kalplerin saflaşmasına vesile olması temennisiyle...