Hasan Cemal, yazdığı önsözde kitabı hakkında şunları söylüyor:
"Bu yalnız Kürtlerin değil, Türklerin de kitabı. Biraz da Türkiye'de demokrasinin hallerine ışık tutan bir kitap.
Tarihî araştırma hiç değil. Bir gazetecinin notları. Ya da gündemine hâkim olmaya çalışan bir gazetecinin günlüğü sayılabilir. İddiası tarih yazmak, bir sorunu gelmişiyle geçmişiyle yerli yerine oturtmak da değil. Zaten böylesi, bir gazeteci için fazla iddialı olur.
Ne yapar gazeteci ?
Yola koyulur, gözler. Konuşur, izlenim edinir. Kendisine söylenenle yetinmez, kafaların arkasında, kapalı kapılar ardında ne var, görmeye çalışır. Kendini karşısındakinin yerine koyar, anlamak ister. Önyargılardan sıyrılarak değerlendirmeye çalışır gördüklerini, duyduklarını, öğrendiklerini. Not eder, haberleştirir, yorumlaştırır.
Bir kısmını da bekletir, ileride işine yarar diye saklar. Sonra bir gün hepsini harmanlar, daha kalıcı olabilmek umuduyla kitaplaştırır. Çünkü gazete yazısının yirmi dört saatlik ömrünün farkındadır gazeteci. Bu nedenle iz bırakabilmek hevesiyle kitap yazar.
'Tank Sesiyle Uyanmak', 'Demokrasi Korkusu', 'Tarihi Yaşarken Yakalamak', 'Özal Hikâyesi', 'Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım'dan sonra altıncı kitabım 'Kürtler' böyle ortaya çıktı.
Hazırlığı on sekiz yıl öncesine gidiyor.
Yazılması iki yıl sürdü.
PKK'nın Şemdinli ve Eruh baskınları 1984 yılı ağustos ayında patladı. O tarihte 'Cumhuriyet' gazetesinin genel yayın yönetmeniydim. Kürtleri, Güneydoğu'yu, Kürt sorununu öğrenmeye başlarken ne kadar bilgisiz olduğumu da gördüm.
1992 yılı başından itibaren 'Sabah' gazetesinde daha çok zaman ayırdım bu konuya. Sonra 'Milliyet'te devam ettim. Defalarca yalnız Güneydoğu'ya değil, Kuzey Irak'a, Beyrut'a, Bekaa Vadisi'ne, Şam, Washington, Londra ve Paris'e giderek sorunu değişik boyut ve oyuncularıyla kavramaya gayret ettim. Dağda askerle de yattım, PKK'lıyla da... Cumhurbaşkanları, başbakanlar, Genelkurmay başkanlarıyla da konuştum, Apo'yla da...
Türkiye Cumhuriyeti'nin PKK'ya karşı verdiği mücadelenin haklı ve meşru olduğunu savundum. Ama aynı zamanda devletin bu mücadeledeki yanlışlarını da eleştirdim.
Her türlü duyarlığı hissetmeye çalıştım.
Elbette eksiği gediği olan bir kitap. Bir fotoğraf çektim. Ne kadar net, bilemiyorum. Ama başkaları da fotoğraf çektikçe, görüntünün iyileşeceğine inanıyorum.
Tarihi geri çevirmek olanaksız!
Yaşananlardan ders çıkarıp geleceğe umutla bakalım."
- Açıklama
Hasan Cemal, yazdığı önsözde kitabı hakkında şunları söylüyor:
"Bu yalnız Kürtlerin değil, Türklerin de kitabı. Biraz da Türkiye'de demokrasinin hallerine ışık tutan bir kitap.
Tarihî araştırma hiç değil. Bir gazetecinin notları. Ya da gündemine hâkim olmaya çalışan bir gazetecinin günlüğü sayılabilir. İddiası tarih yazmak, bir sorunu gelmişiyle geçmişiyle yerli yerine oturtmak da değil. Zaten böylesi, bir gazeteci için fazla iddialı olur.
Ne yapar gazeteci ?
Yola koyulur, gözler. Konuşur, izlenim edinir. Kendisine söylenenle yetinmez, kafaların arkasında, kapalı kapılar ardında ne var, görmeye çalışır. Kendini karşısındakinin yerine koyar, anlamak ister. Önyargılardan sıyrılarak değerlendirmeye çalışır gördüklerini, duyduklarını, öğrendiklerini. Not eder, haberleştirir, yorumlaştırır.
Bir kısmını da bekletir, ileride işine yarar diye saklar. Sonra bir gün hepsini harmanlar, daha kalıcı olabilmek umuduyla kitaplaştırır. Çünkü gazete yazısının yirmi dört saatlik ömrünün farkındadır gazeteci. Bu nedenle iz bırakabilmek hevesiyle kitap yazar.
'Tank Sesiyle Uyanmak', 'Demokrasi Korkusu', 'Tarihi Yaşarken Yakalamak', 'Özal Hikâyesi', 'Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım'dan sonra altıncı kitabım 'Kürtler' böyle ortaya çıktı.
Hazırlığı on sekiz yıl öncesine gidiyor.
Yazılması iki yıl sürdü.
PKK'nın Şemdinli ve Eruh baskınları 1984 yılı ağustos ayında patladı. O tarihte 'Cumhuriyet' gazetesinin genel yayın yönetmeniydim. Kürtleri, Güneydoğu'yu, Kürt sorununu öğrenmeye başlarken ne kadar bilgisiz olduğumu da gördüm.
1992 yılı başından itibaren 'Sabah' gazetesinde daha çok zaman ayırdım bu konuya. Sonra 'Milliyet'te devam ettim. Defalarca yalnız Güneydoğu'ya değil, Kuzey Irak'a, Beyrut'a, Bekaa Vadisi'ne, Şam, Washington, Londra ve Paris'e giderek sorunu değişik boyut ve oyuncularıyla kavramaya gayret ettim. Dağda askerle de yattım, PKK'lıyla da... Cumhurbaşkanları, başbakanlar, Genelkurmay başkanlarıyla da konuştum, Apo'yla da...
Türkiye Cumhuriyeti'nin PKK'ya karşı verdiği mücadelenin haklı ve meşru olduğunu savundum. Ama aynı zamanda devletin bu mücadeledeki yanlışlarını da eleştirdim.
Her türlü duyarlığı hissetmeye çalıştım.
Elbette eksiği gediği olan bir kitap. Bir fotoğraf çektim. Ne kadar net, bilemiyorum. Ama başkaları da fotoğraf çektikçe, görüntünün iyileşeceğine inanıyorum.
Tarihi geri çevirmek olanaksız!
Yaşananlardan ders çıkarıp geleceğe umutla bakalım."Stok Kodu:9789759915155Boyut:13,50 / 20,00 cmSayfa Sayısı:592
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.